Magnezyumun Nöroprotektif Etkileri

TIPlopedi sitesinden
21.09, 13 Eylül 2018 tarihinde Drhasan (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 2387 numaralı sürüm (1 revizyon içe aktarıldı)
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Magnezyumun Nöroprotektif Etkileri[düzenle | kaynağı değiştir]

Beyin hasarı oluşturulan çeşitli hayvan modellerinde ikincil nöronal hasarı sınırlandırmak ve nörolojik sonuçları iyileştirmek için magnezyum kullanılmıştır. Güncel bulgular, travmatik beyin hasarları sonrasındaki hasar gelişiminde magnezyumun hücresel metabolizma üzerinde direkt etkiye sahip olmasının yanı sıra diğer ikincil hasar faktörlerini düzenlemesi ile de kritik rol oynadığını göstermektedir. Beyin ödemi, ikincil hasar mekanizması olarak sonradan ortaya çıkan patofizyolojik olaylardan biridir. Magnezyumun, sıçanlarda “fluid percussion” hasarı ile oluşturulan beyin ödemini azalttığı bölgesel beyin doku sıvısı içeriği ölçülerek gösterilmiştir. Beyin dokusu özgül ağırlığının ölçülmesi ile gösterilen, magnezyumun beyin ödemini azaltıcı etkisi sıçanlardaki kafa travması modelinde iyi nörolojik sonuç ile de uyumlu bulunmuştur. Sıçanlarda daha önce yapmış olduğumuz deneysel kapalı travma modellerinde karşılaştırmalı sonuçlar açıkça yer almaktadır. Travmanın hemen ardından magnezyum uygulanması beyin ödemini önemli derecede azaltmış ve kan beyin bariyeri bütünlüğünü sağlamıştır. Magnezyumun difüz travmatik beyin hasarlarından sonraki olası yararları, magnezyumun hücresel metabolizma ve fonksiyonundaki rolünden kaynaklanmaktadır. Magnezyum zar bütünlüğü, hücresel solunum, normal sodyum-potasyum seviyesinin sağlanması ve kalsiyum taşınması ve birikiminin düzenlenmesi gibi normal hücre fonksiyonlarında temel unsurdur. Diğer bir önemli etki ise magnezyum ile N-metil-d-aspartat (NMDA) reseptörü arasındaki özgül ilişkiden kaynaklanmaktadır. Magnezyumun, NMDA reseptörüne endojenöz nonkompetitif antagonist şekilde etki ederek nöronları eksitatör amino asitlerin sağlığa zararları etkilerinden koruduğu ve böylece sitotoksik beyin ödemini azalttığı iddia edilmektedir. Vazospazm tıbbi, cerrahi ve endovasküler tedavilerdeki mevcut gelişmelere rağmen, anevrizmal subaraknoid kanamadan (SAK) sonra nörolojik morbidite ve mortalitenin önemli bir kaynağı olmaya devam etmektedir. Magnezyum sülfat tedavisi obstetrik hastalardaki nörolojik komplikasyonların önlenmesinde hem güvenli hem de etkili bir yöntem olarak gösterilmektedir. Beyin hasarı, serebral iskemi ve SAK deneysel modelleri kullanılarak elde edilen kanıtlar magnezyumun nöroprotektif ajan olarak bir rolü olabileceğine işaret etmektedir.

Güncel denemeler, magnezyum infüzyonunun SAK olan hastalarda serebral vazospazm olaylarını azalttığını ve sonuçları iyileştirdiğini ileri sürmektedir. İn vitro domuz karotid arteri modeli kullanılarak gerçekleştirilen bir deneysel çalışmada, magnezyum vazospazm olan hastaların beyin omurilik sıvısı (BOS) tarafından ortaya çıkarılan kontraksiyon sonrası tansiyonda doz bağlantılı bir düşüş sağlamıştır. Diğer bir deneyde, fareler orta serebral arter oklüzyon ve reperfüzyonuna tabi tutulmuştur. Reperfüzyon başlangıcında magnezyum kullanımı, elektro fizyolojik ve nörolojik iyileşmeyi hızlandırarak beyin infarktını azaltmıştır. Magnezyumun serebral vazospazmı olan hastalarda oluşabilecek reperfüzyon hasarlarını azalttığı yönündeki hipotezi kontrol etmek için randomize, çift kör, plasebo-kontrollü çok merkezli bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Yakın zamanda yayınlanan bu çalışmada, araştırmacılar magnezyum sülfat tedavisinin anevrizmal SAK olan hastalarda gecikmiş serebral iskeminin azalma sıklığını incelemişlerdir. Magnezyum, tedavisi gecikmiş serebral iskemi riskini %34 azaltmıştır. Gecikmiş serebral iskemi, magnezyum tedavisi alan hastaların %16’sında ve plasebo tedavisi alan hastaların %24’ünde görülmüştür. Üç ay içinde, magnezyum grubundaki 18 hastada, plasebo grubundaki 6 hastaya kıyasla mükemmel bir sonuç elde edilmiştir. Magnezyumun SAK sonrası serebral vazospazm üzerindeki etkilerini değerlendiren bir diğer randomize klinik çalışmada, araştırmacılar klinik vazospazm olaylarında azalma (%24’e karşılık %54) ve 3 aydan sonra sonuçlarda iyileşme eğilimi belirlemişlerdir. SAK sonrası gecikmiş iskemik nörolojik defisitin önlenmesine ilişkin olarak magnezyum ve nimodipinin etkilerinin karşılaştırması, bir klinik çalışmada incelenmiştir. Bir diğer klinik çalışmada, magnezyum vazospazm sıklığına herhangi bir etki etmemiş ancak magnezyum kullanımı morbiditeyi ve hastanede kalış süresini azaltmıştır.

Literatürde yayınlanan çalışmaların sonuçları anevrizmal SAK sonrası magnezyum ile klinik sonuçlarda iyileşme eğilimi görülse de yakın zamanda rapor edilen büyük bir klinik çalışmada akut iskemik inmede (IMAGES) magnezyum sülfatın herhangi bir olumlu etkisi tespit edilememiştir. Bu çalışmada, hastalar iskemik inmeden sonraki 12 saat içinde magnezyum veya serum fizyolojik almak üzere randomize edilmiştir. Bu çalışmada, yarar sağlanamamasından, gecikmiş tedavi sorumlu tutulmuştur. Bu sonuçlara göre, magnezyumun farklı hasar modellerinde nöroprotektif etkilerini anlamak için zaman, doz ve magnezyum tedavisinin parametrelerini daha iyi kavramamız gerekmektedir. Magnezyumun periferik kullanımının merkezi sinir sistemine nasıl etki ettiği ve ne zaman nöroprotektif etkilerinin ortaya çıkacağı belli değildir.

Deneysel travmatik beyin hasarında beyin hücre içi serbest magnezyum konsantrasyonunda azalma olduğu birçok çalışmada geniş olarak yer bulmuştur. Bazı araştırmacılar, deneysel sıçan modellerinde travmatik beyin hasarları sonrası serum iyonize magnezyum konsantrasyonunda azalma belirlemiştir. Bu çalışmalarda, magnezyumun tükenmesi hayvanlarda önemli derecede kötü sonuca sebep olmuştur. Travmatik beyin hasarı olan hastalarda serum iyonize magnezyumun düşük konsantrasyonda olduğu görülmüştür. Serum iyonize magnezyumdaki azalmanın beyin hasarı derecesi ile ilişkili olduğu ifade edilmiştir. Son zamanlarda, farklı yaralanmalar sonrası oluşan ikincil akut beyin hasarı vakalarında periferik magnezyum sülfatın beyin biyoyararlanımı analiz edilmiştir. Süregelen hipermagnezemi sürecinde BOS total ve iyonize magnezyum konsantrasyonu ölçülmüştür. Sistemik magnezyumun iki katı artması döneminde BOS total ve iyonize magnezyum konsantrasyonunda sadece küçük bir artış bulunmuştur. Benzer azami artışlar hem iyonize hem de total BOS magnezyumunda tespit edilerek, toplam BOS magnezyumunun iyonize BOS magnezyumunu temsil ettiği gösterilmiştir. Elimizdeki veriler hangi magnezyum konsantrasyonunun nöroprotektif etki yaratmaya yeterli olacağını göstermemektedir. Nöroprotektif magnezyum konsantrasyonuna ulaşmak için gerekli olan hipermagnezemi seviyesi gelecekteki araştırmalarda incelenmelidir.


Nöroloji kategorisinden sayfalar
Beyin ve Sinir Cerrahisi kategorisinden sayfalar