Yoğun bakımda sedasyon

TIPlopedi sitesinden
00.12, 28 Kasım 2013 tarihinde tiplopedi>Drhakan tarafından oluşturulmuş 3992 numaralı sürüm
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Yoğun bakımda sedasyon, anksiyetenin (gerçek ya da tahmini bir tehlike beklentisi nedeniyle psikofizyolojik cevabın) ve ajitasyonun (bedensel hareketlerin de eşlik ettiği heyecanlanmanın) tedavisinde endikedir. Yoğun bakım hastalarında anksiyete sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz; korku, kontrol kaybı, konfüzyon, bellek kaybı, uykusuzluk, ağrı, biyokimyasal bozukluklar, ilaçlar, ateş, gürültü, ışık ve alarmlar. Yoğun bakımda yatan hastaların %40’ı ağrı çektiğini, %87’si ise rahatsızlık hissettiğini söylemektedir. Ağrı tedavisinde her ne kadar primer amaç ağrıyı gidermek olsa da yoğun bakım hastalarının ek sorunları nedeniyle (kafa travmasında nörolojik izlem, toksisite, karaciğer ve böbrek yetmezliği gibi) bazen problem yaratabilir.

Kritik hastada sedasyon stres cevabını baskılar, anksiyeteyi azaltır, ventilatör desteğine toleransı arttırır ve aspirasyon, invaziv girişimler, pansumanlar gibi hemşire/doktor bakımını kolaylaştırır. Kritik hastaların konforunun sağlanmasında sedasyon, yoğun bakımın önemli bir komponentidir.

Yetersiz sedasyon hastalarda hipertansiyon, taşikardi, rahatsızlık, hipoksi ve hiperkapni, ventilatörle boğuşma gibi belirtiler ile kendini gösterir. Aşırı sedasyon ise hipotansiyon, bradikardi, koma, solunum depresyonu, ileus, renal yetmezlik, venöz staz, immünsüpresyon gibi istenmeyen durumlar oluşturabilmektedir.

Yoğun bakımlarda izlenen kritik hastalarda sedasyon için öncelikle farmakolojik olmayan yöntemler denenmelidir. Hastaların sık sık oryante edilmeleri gereklidir. Uyku/uyanıklık döngüsünün sağlanması, çevre ısısının stabil olması, yatakbaşı alarmlarının da sebep olduğu gürültünün kontrolü (kulak tıkaçları) gereklidir. Ailenin çağırılması, gevşeme egzersizleri, müzik tedavisi, sırt masajı, hastanın yataktan sandalyeye alınması gibi yöntemler de hastanın anksiyete ve ajitasyonunun kontrolünde önemlidir.

Anksiyete ve ajitasyon için önce ağrı, hipoglisemi, hiponatremi, hipoksemi, hipotansiyon, ilaç ve alkol çekilmesi gibi akut fizyolojik bozukluklar düzeltilmelidir. Hastanın tüpünü, intravenöz (IV) yollarını çekme ve yataktan düşme ihtimali varsa, elleri ve ayakları hasta- ya nedeni açıklandıktan sonra bağlanmalıdır.

Farmakolojik ajana geçilmesi gerektiğinde ise seçim hastanın klinik durumuna ve doktorun seçimine bağlı olarak değişebilir. İdeal bir sedasyon ajanı bulunmamaktadır. Analjezi sağlanması hastanın sedasyonu için ilk basamağı oluşturmaktadır.

Sedasyonun uygun düzeyde olmasının, hasta konforu sağlanması ve hastanın yoğun bakımda kalışını uzatması yönünden önem taşıdığı görülmektedir. Bu iki uç arasında uygun bir denge sağlamak için sedasyon skalaları mutlaka kullanılmalıdır. Günümüzde bunun için inhalasyon ajanları (izofluran, desfluran, sevofluran) da kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle mekanik ventilasyon desteği alan hastalarda kullanımı daha avantajlı olmaktadır. Etkisi hızlı başlar ve eliminasyonu da hızlı olur. IV uygulanan ajanların kandaki plato süreleri daha uzun olduğundan eliminasyonu da daha yavaş olmaktadır. Ayrıca, kritik hastaların çoğunda bulunabilen karaciğer ve böbrek yetmezlikleri nedeniyle birikim olabilir ve kesildikten sonra bile etkileri sürer. İnhalasyon ajanları akciğerlerden alınıp atıldığı için ikisi de hızlı olmaktadır. Ayrıca, görülebilecek herhangi bir yan etki konsantrasyon azaltılarak giderilebilir. Sedasyon titrasyonu çok kolay yapılabilir. Bütün bu avantajlarına rağmen yoğun bakımlarda inhalasyon ajanı kullanmak hala çok yaygın hale gelememiştir. Bunun nedeni ortam kirliliğine neden olmaları ve uzun süre kullanımlarda florid iyonu birikimi gibi henüz açıklığa kavuşmayan bir sorun yaratabilmeleri olabilir.


Anesteziyoloji ve Reanimasyon kategorisinden sayfalar