Noninvazif Mekanik Ventilasyon
Non-invaziv mekanik ventilasyon ( NIMV ) , endotrakeal tüp kullanılmadan bir maske aracılığı ile pozitif basınçlı solunum desteği vermeyi sağlayan bir yöntemdir .
Bu amaçla gerek standart mekanik ventilatörler gerekse NIMV amacıyla üretilmiş taşınabilir, sürekli pozitif hava yolu basıncı ( CPAP ) ya da inspiratuar ve ekspiratuar basınç düzeyleri ayrı ayrı belirlenebilen pozitif hava yolu basıncı ( BİPAP ) sağlayan cihazlar kullanılmaktadır.
NIMV kronik olarak yorulmuş kasları dinlendirerek, akciğer kompliyans bozukluğunu düzelterek veya alveoler hipoventilasyonu azaltarak etkili olabilmektedir.Ayrıca KOAH ‘lı hastalarda ekspiryum sonunda alveollerde oluşan pozitif basıncı dengeleyerek solunum kaslarının iş yükünü azaltmaktadır. Son 10 yılda NIMV kullanımı giderek artmakta ve KOAH, kardiyojenik pulmoner ödem, ekstübasyon veya operasyon sonrası solunum yetmezliği gelişmiş hastalarda kullanılmaktadır.
Noninvazif ventilasyon (NIV ) , hastaya yapay hava yolu olmadan ventilatör desteği vermektir. NIV ile üst hava yolları açık bırakılırken solunum yolunu koruyucu mekanizmalar aktif kalır. Böylece hasta yemek yiyebilir, içebilir, konuşabilir ve sekresyonlarını çıkarabilir. NIV , invazif mekanik ventilasyon yerine uygulanacak bir yöntem olarak değil de bir alternatif olarak düşünülmelidir.
Son yıllarda NIV uygulamasındaki artış 1980 li yıllarda nazal maske ile obstrüktif uyku apneli hastalara CPAP uygulamaları dahi artış olmuştur. KOAH , konjestif kalp yetersizliği ve solunum yetersizliğinde kullanımı 1990 lı yıllarda gündeme gelmiştir.
NIV uygulanırken sadece vital bulgular ve gaz değişimine odaklanmak yetmez, hastanın konforu ve NIV’ a toleransı da çok önemlidir. Yoğun bakımda NIV pek çok klinik durum için denenmiştir, ancak sadece 4 klinik durumda klinik çalışmalar ve metaanalizlerle NIV kullanımı desteklenmiştir. NIV ‘nun başarısızlık oranı %25-40 arasındadır. Hasta seçimi , uygulamadaki bilgi ve monitorizasyon teknikleri bu oranı değiştirmektedir.
Hastada solunum sıkıntısının ilerlemesi , solunum sayısının artması , yardımcı solunum kaslarını kullanması hastanın entübasyona doğru gittiğini gösterir. NIV ile hastanın solunum işi azaltılmalı , semptomlar gerilemeli , gaz değişimi iyileşmeli ve hasta entübe olmadan solunum sıkıntısı düzeltilmelidir. Uzun vadede ise uyku düzen ve kalitesi iyileşmeli , fonksiyonel kapasite artmalıdır. NIVM ile endotrakeal entübasyona bağlı travma oluşmaz Havayolu savunma mekanizmaları intakt kalır. Artmış hasta konforu sağlar. Normal beslenme, yutkunma ve konuşma olanağı mevcuttur. Konuşabildiği için çevre ile iletişimi daha iyidir ve anksiyetesi de daha azdır. Fizyolojik olarak havanın ısınması ve nemlendirilmesini sağlar. Fizyolojik öksürük vardır. Daha az sedasyon ve daha kolay weaning sağlar.
Açık kalp cerrahisine giden hastada solunumun kendi kendisini denetlemesi, atelektaziden ve uzamış CPB süresi nedeniyle gaz değişimindeki dalgalanmalardan korunmada yeteri kadar etkili olmayabilir ve uzamış CPB süresi başka sorunların da tetikleyicisi olabilir. CPB süresi ile interstisiyel ödem oluşumu ve şiddeti arasında doğru orantı vardır. Pompada kalış süresi uzadıkça ve bu süre 150 dakikayı geçtiği zaman pulmoner ödem ile birlikte ciddi akut akçiğer hasarı görülme sıklığında artış olur.
NlMV erişkin kronik solunum yetmezliği tedavisinde yaygın olarak kullanılmakta iken, çocuklardaki kullanımı 1950’li yıllardaki poliomyelit epidemisi sırasında noninvazif negatif basınçlı ventilasyonun (demir akciğer) kullanımıyla başlamıştır, 1950'li yıllardan itibaren ise negatif, basınçlı ventilasyonun kullanımı hızla azalarak yerini endotrakeal tüp ya da trakeostomi aracılığı ile yapılan invazif pozitif basınçlı ventilasyona bırakmıştır. Son yıllarda bu eğilim tekrar değişmiş, noninvazif ventilasyon akut ve kronik solunum yetmezliği olan çocuk hastalarda yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Noninvazif pozitif basınçlı ventilasyon (NPBV) yöntemleri CPAP (continuous positive airway pressure), IPPV (interMittent positive-pressure ventilatİon) ve BİPAP (bilevel positive airway pressure)’dan oluşmaktadır. CPAP hem inspirasyon hem de ekspirasyon sırasında sabit basınç sağlayıp oksijenasyonu arttınr ve solunum işini azaltırken; IPPV aralıklı olarak pozitif basınç veri özellikle atelektazi gibi postoperatif akciğer komplikasyonlarında kullanılır. En sık kullanılan yöntem olan BİPAP ise inspiryum ve ekspiryumda iki değişik düzeyde basınç sağlar.