D vitamini

TIPlopedi sitesinden
22.09, 5 Aralık 2018 tarihinde TheMan (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 4535 numaralı sürüm (" D vitamini yağda eriyen vitaminler arasında yer almakta olup insan vücudunda sentezlenebilen tek vitamindir, kalsiyum dengesi ve kemik metabolizm..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

D vitamini yağda eriyen vitaminler arasında yer almakta olup insan vücudunda sentezlenebilen tek vitamindir, kalsiyum dengesi ve kemik metabolizmasında çok önemli rol oynamaktadır.  

D vitamini Kaynakları

D vitamininin temel olarak  iki formda bulunur :  Vitamin D2 (ergokalsiferol) ve vitamin D3 (kolekalsiferol).  Vitamin D2 (ergokalsiferol), ergosterolün ultraviyole B ışını ürünü olarak bitkilerde bulunur. Vitamin D3 ise dehidrokolesterolden kaynaklanır ve ciltte bulunan provitamin D3 e  ultraviyole B ışınlarının etkisiyle oluşan üründür. Vitamin D3 ya insan epidermisinde sentezlenmiş olabilir, ya da balık yağı, zenginleştirilmiş besinler ya da suplementlerden alınır. Aslında vitamin D hem D2 hem de D3’ü ifade eder.   D vitamini endojen olarak sentezlenebilmesinin yanısıra, diyetle de alınabilmektedir . Endojen olarak epidermiste prekürsör olan 7 dehidrokolesterol, güneş ışığı maruziyeti ile aktive olur ve previtamin D3’ü oluşturur . Bu açıdan UVB ışınları çoğu insan için vitamin D’nin primer kaynağıdır .  Aşırı previtamin D3 veya vitamin D3,  güneş ışığı tarafından zarar gördüğü ve inaktif ürünlerine çevrildiği için, güneş ışığına fazla maruz kalınması vitamin D3 intoksikasyonuna neden olmaz.  

Diyette D vitamini en fazla somon, uskumru, sardalya gibi yağlı balıklar ve yumurta sarısında bulunmaktadır . D vitamini diyetle, bitkilerde bulunan ergokalsiferol (D2 vitamini) ve hayvan dokularında bulunan kolekalsiferol (D3 vitamini) olmak üzere iki şekilde alınır .   Diyetle alınan veya endojen olarak yapılan D vitamini yağ hücrelerinde depo edilmekte ve ihtiyaç halinde dolaşıma salınmaktadır.  

D Vitamini Metabolizması

Diyetle alınan veya endojen olarak sentezlenen vitamin D2 veya vitamin D3 yağ hücrelerinde depo edilir ve gerektiğinde dolaşıma salınır.  Diyetle alınan vitamin D2 ve vitamin D3 formları ince bağırsaklar tarafından emildikten sonra, şilomikronlar ile birleşip lenfatik sisteme oradan da venöz dolaşıma katılmaktadır.  Şilomikronlar portal dolaşım yoluyla karaciğere gelir. D vitamini burada 25-hidroksilaz enzimi tarafından hidroksilasyona uğrar ve 25-hidroksivitamin D  [ 25(OH)D ] ortaya çıkar. Böbreklerin proksimal tübüllerindeki mitokondrilerde 1 alfa hidroksilaz enzimi aracılığı ile,  25(OH)D’nin aktif form olan kalsitriol olarakta bilinen 1,25-dihidroksivitamin D [1,25(OH)2D ]’ye ileri hidroksilasyonu gerçekleşir. 1 alfa hidroksilaz enzimi D vitamini sentezinde
çok önemlidir ve bu enzimin düzenlenmesinde parathormon (PTH), serum kalsiyum (Ca) ve fosfor düzeyleri ile fibroblast growth faktör 23 (FGF23) rol oynamaktadır.  Hipokalsemi gelişirse, serum PTH konsantrasyonu artarak hem  kalsiyumun böbrekte tübüler geri emilimi hemde 1-alfa hidroksilaz aktivitesini arttırır, sonuç olarak 1,25(OH)2D üretimi  ve intestinal kalsiyum emilimi artar. 1,25(OH)2D  ince barsak, böbrek ve diğer dokularda bulunan vitamin D reseptörleri üzerinden etki eder. İnce barsakta Ca absorbsiyonunu arttırır, böbreklerden de Ca kaybını azaltır böylece kan kalsiyum dengesinin korunmasını sağlar. Ek olarak anjiogenez, hücre proliferasyonu, renin üretimi üzerine inhibe edici etkileri, insülin üretimi, terminal diferansiasyonu üzerine uyarıcı biyolojik etkileri mevcuttur.  D vitamini ve metabolitleri birçok dokuda bulunan 24 hidroksilaz enzim tarafından inaktive edilerek safra yoluyla atılmaktadır.

D vitamini düzeyleri

D vitamin düzeyini değerlendirmek için 25 (OH) D düzeyine bakılır çünkü hem yarı ömrü 2-3 haftadır, hem endojen yapım hemde dietle alım hakkında bilgi sağlar. Aktif form 1,25 (OH)2Dyarı ömrü kısa(4-6 saat) olduğundan ve dolaşımdaki düzeyleri 25(OH)D e göre 1000 kat daha düşük olduğu için değerlendirmede pek uygun değildir. 25(OH)D normal değeri 40-60 ng/mL dir, 30 ng/dL altında ise yetersizlik ve eksiklikten sözedilir. 150 ng/dL den yüksek düzeyler ise D vitamini intoksikasyonu olarak değerlendirilir. 

D vitamini eksikliği

Düşük 25(OH)D düzeylerinin başlıca nedenleri koyu cilt rengi yada yetersiz güneş ışığı maruziyetine bağlı sentez azlığı ve yetersiz alımdır. Emilimin bozulduğu gastrointestinal malabsorbsiyon sendromlarında ( Crohn, Çölyak) eksiklik olabilir, yine obezite de yağ dokusu fazla olduğu için D vitamini dolaşımdan alınarak yağda depolanır ve bu durumda da D vitamini eksikliği oluşabilir.

D vitamini eksikliği sebepleri
Deride sentezin azalması  Güneş ışınlarına yetersiz maruziyet,   70 yaş üzeri kişiler,  Koyu tenli kişiler
Biyo yararlanımın azalması  Malabsorbsiyon (Postgastrektomi, Gluten enteropatisi, Pankreatik yetersizlik, Kistik Fibrozis, Crohn Hastalığı, Bilier Obstrüksiyon vs.) , Obezite
Katabolizmanın arttığı durumlar Glikokortikoid ve antikonvülzan ilaç kullanımı
25(OH)D sentezinin azalması  Karaciğer yetmezliği
25(OH)D atılımının artması Nefrotik sendrom
1,25(OH)2D vitamini sentezinin azalması Kronik böbrek yetmezliği,  Hiperfosfatemi
Tümör kaynaklı osteomalazi Tümörün Fibroblast Growth Faktör 23 salgılaması
Genetik Hastalıklar Vitamin D Bağımlı Rikets (Tip 1, Tip 2 ve Tip 3), Otozomal Dominant Hipofosfatemik Rikets,  X linked Hipoposfatemik Rikets