B1 Vitamini Tedavide Kullanım

TIPlopedi sitesinden
19.57, 8 Mart 2015 tarihinde tiplopedi>Drhasan tarafından oluşturulmuş 682 numaralı sürüm
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Tiamin eksikliği genellikle başka vitamin eksiklikleri ve kalori yetersizliği ile birliktedir. Eskiden olduğu gibi günümüzde de saf tiamin eksikliği görmek hemen hemen olanaksızdır. Ancak gönüllü kimselerle yapılan denemelerde başka her bakımdan yeterli yalnız tiamin bakımından eksik diyetler uygulanmıştır. İlk ortaya çıkan belirtiler iştahsızlık ve anksiete (kaygı, gerginlik) haline benzen psişik belirtilerdir. Ancak bu belirtilerin ne ölçüde tiamin eksikliğine ne ölçüde özel diyetin yarattığı psişik sıkıntıya bağlı olduğu da belli değildir. Ağızda görülen sorunlar arasında dilde yanma, tat kaybı, ağız mukozasında aşırı duyarlılık. Tiamin ve insan tükrüğünde bulunan bakterilerin büyümesini inhibe eder.

Tiamin eksikliği;

  1. besinsel olarak az B1 vitamini alınmasına,
  2. mide-bağırsak kanalından emilimin bozulmasına,
  3. B1 vitaminine gereksinmenin artmasına bağlı olabilir.

B1 vitamini eksikliğinde

  • İştahsızlık,
  • Depresyon, 
  • Yorgunluk,
  • Sindirim rahatsızlıkları,
  • Kas ve sinir rahatsızlıkları,
  • Beriberi  hastalığı görülebilir.

B1 vitamini eksikliği iki grupta incelenebilir:

a. Hafif B1 Vitamini Eksikliği

Daha çok kadınlarda görülür. Geliri iyi olmasına rağmen kilo almamak için bilinçsiz bir şekilde rejim yapanlarda, gebelik ve emzirme gibi B1 vitamini ihtiyacının arttığı hallerde rastlanabilir. Bu bireylerde iştahsızlık, kuvvetsizlik, öğleden sonra daha da artan yorgunluk hali, ruhsal gerginlik ve sıkıntı, kabızlık gibi müphem şikayetler psikojenik veya değişik nedenlere bağlı şikayetler olabileceği gibi B1 vitamininin hafif eksikliğine bağlı şikayetler olabilir. İyi alınan bir beslenme anamnezi, muayenede tendon reflekslerinin yavaş ve cansız oluşu ve sonunda baldır kaslarının ağrılı durumu ile tanı konabilir. Belirtiler 'minimal hipotroidi' ile karışabilir. Böyle durumlarda bir yandan tiroid incelemeleri yapılırken bir yandan da B1 vitaminine hastanın verdiği cevap araştırılabilir. Hafif B1 vitamini yetersizliği düşük gelir nedeniyle beslenmesi yetersiz olanlarda görülebilir. Böyle durumlarda kişiler tek tek veya kitle halinde eğitilebilir. Kısıtlı imkanlarla besin maddelerini alanlar en uygun ve yararlı olanları seçmeli, örneğin beyaz un yerine esmer unu tercih etmeli, baklagillere önem vermeli, sakatat almalı, yemekleri özellikle sebzeleri vitaminlerini en az kaybedecek şekilde pişirmeli (örnek olarak; önce yıkayıp sonra ayıklayıp doğramalı, sebzeleri kaynar suda haşlamalı, haşladıktan sonra hiçbirinin suyunu dökmemeli) ve çeşitli besinlere yönelmeli, özellikle gebe ve büyüme çağında olanların beslenmesine aile içinde ayrı bir özen gösterilmelidir.

b. Beriberi

Eskiden beriberi hastalığı, başlıca beslenme kaynağı pirinç olan Uzak Doğu insanlarının yaygın bir hastalığı idi. Bu ifadenin, Malezya dilinde güçsüz anlamına gelen 'beri' sözcüğünden türemiş bir isim olduğu sanılmaktadır. Yüz yıl önce Japon deniz birliklerinde hekimlik yapan Takaki, gemiciler arasında çok yaygın bir hastalık olan beriberinin, gemiciler pirinç yerine bol sebze ve etle beslenirse görülmediğini dolayısı ile besinsel bir hastalık olduğunu tanımlamıştı. Takaki bu eksikliğin protein eksikliği olduğunu sanmıştı. 1910'lardan itibaren B1 vitamini bilgisinin yayılması ile Doğu ve Güney Doğu Asya'da pirincin terbiye usulleri değişti ve beriberi de hızla azaldı. Beriberi tarihinde gerçekten ilginç olaylar vardır. 1916'da Türkler Kut-el Emare’yi kuşattıkları zaman içerde kalan birliklerden Hintli askerler işlem görmemiş buğdaydan yapılan lapayı yemek zorunda kaldıkları için beriberiye yakalanmamışken, aynı yerde kuşatılmış olan İngiliz askerleri ise beyaz ekmek yediklerinden beriberiye tutulmuşlardır. Günümüzde artık Uzak Doğu’da besinsel B1 vitamini eksikliği pek görülmemektedir. Tayland'ın bazı köylerinde halk başlıca çiğ fakat fermente olmuş balık yemekte, çay yaprağı çiğnemektedir. Bu besinlerde mevcut tiaminaz enzimi zaten az miktarda alınmış olan B1 vitamini tahrip etmekte ve bu köylülerde beriberi görülmektedir.

Beriberi şu klinik tablolarda toplanabilir:

Bebek beriberisi

Anne sütü ile beslenen 2-5 aylık bebeklerde görülebilir. Annede aşikar beriberi olmamakla birlikte B1 vitamini eksikliğinin sınırında yaşamaktadır. Sütündeki tiamin bebek için yetersizdir. Ağır şekilleri ani ve nedensiz kalp yetersizliği ile kendini belli eder. Bebek huysuzdur, ağlar, vücut şiştir, dudaklar ve parmak uçları morarır. Tedavi edilmezse bebek 2-3 gün içinde kaybedilir. Daha hafif ve kronik şekillerinde kas gevşekliği, inatçı kabızlık, kusmalar, kalp yetersizliği (daha yavaş ve sinsi seyirli) görülür. Günümüzde bebek beriberisi, bilindiği kadarı ile Burma ve Tayland'da bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir.

Yaş beriberi

Ödem en önde gelen belirtidir. Bacaklar, yüz ve gövde şiştir. Plevra ve periton boşluğuna sıvı toplanır. Nefes darlığı olabilir. Kalp yetersizliği yapacak başka bir neden ortada yoktur. Baldırlar ağrılıdır. Kalp aşırı büyümüştür. Parmak uçları soğur ve morarırsa kalp debisi iyice düşmüş demektir ve ölüm yaklaşmıştır.

Kuru beriberi

Egemen belirti nöropatidir. Hasta iştahsızlık ve güçsüzlük yanında en çok bacaklarını zor kaldırmaktan ve zorlukla yürüyebilmekten şikayet eder. Ayaklarda karıncalanma ve uyuşma hissi olabilir. Tibia üzerinde yüzeysel duyu kaybı oldukça yüksektir. Kaslar gittikçe erir. Beriberinin yaygın olduğu dönemler Uzak Doğu'da böyle hastaların yıllarca yaşamını sürdürdüğü hatta çalıştığını fakat veriminin çok düşük olduğunu görmek mümkündü. Bu hastalar sonunda yatalak olup ölmekte ve araya giren enfeksiyonlar da ölümü kolaylaştırmaktaydı.

Alkolik beriberi

Bu tip beriberi vakaları artık bütün dünyada seyrek rastlanan vakalar haline gelmiştir.

  • Alkolik nöropati
  • Alkolik kardiomyopati
  • Wernicke- Korsakoff sendromu
  • Ağır laktik asidoz

Alkole bağlı beriberinin en yaygın şekli alkole bağlı nöropatidir. Kuru beriberiye karşılıktır. Polinöropatiler çok değişik nedenlerle oluşabilmektedir. Bir periferik nöropatiyi alkole bağlarken dikkatli olmak gerekir. Hasta alkol almakta olan biri olabilir fakat nöropatisi başka bir nedenle gelişmiş olabilir. Alkole bağlı kardiomyopati de yaş beriberiye karşılıktır. Alkole bağlı kardiomyopati genellikle iyi beslenmeyen ve haftalarca aşırı alkol alan bir kimsede ani başlayan kalp yetersizliği belirtileriyle ortaya çıkar. Alkole bağlı kardiomyopatinin oluşmasında en önemli etken tiamin eksikliği olmakla birlikte alkolün myokardium üzerine doğrudan zehirli etkisi ve aşırı bira içenlerde bazı firmaların biraya kattığı kobaltın yaptığı kardiomyopati de söz konusu olabilir.

Wernicke-Korsakoff Sendromu ise alkoliklerde uzun zamandan beri tanınmış olan bir sendromdur. Wernicke, bu sendromun nörolojik yönlerini tanımlamıştı. Göz hareketlerinde felçler, ataksi ve nistagmus dikkati çeker. Tedavide yüksek dozda B1 vitamini kullanılmazsa hastalık öldürücüdür. Korsakoff ise aynı hastalığın daha çok psikiyatrik sayılabilecek belirtilerini tanımlamıştır. Bu belirtiler arasında öğrenme ve akılda tutma yeteneğinin iyice azalması ve uydurma (confobulation) vardır. Hasta biraz önce ne yaptığını unutur fakat unuttum demez ayrıntılı bir masal anlatır. Burada tiamin tedavisine hastanın vermiş olduğu cevap daha yavaştır ve tam düzelme olmayabilir. Her iki lezyonda da beyinde histolojik değişiklik aynıdır, fakat dejeneratif değişiklikler beynin değişik bölgelerine egemen olmuştur. Son zamanlarda ağır laktik asidozla seyreden ve hemen B1 vitamin ile tedavi edilmezse ölümle sonuçlanan fulminan beriberiler, alkolikler arasında oldukça sık tanımlanmaktadır. Beriberi tedavisinde, Wernicke ansefalopatisinde B1 tedavisi hayat kurtarıcıdır ve yüksek dozlarda kullanılır.

Minimal B1 vitamini eksikliklerinde, kronik alkoliklerde ise B1 vitamini vermektense diyeti düzenlemek, eğitim vermek daha doğru bir yoldur. Ancak bazen böyle durumlarda içinde 5 mg kadar da B1 vitamini bulunan bir multivitamin preparatını günde 2 kez vermek faydalı olabilir. Fazla tiaminin idrarla atılıp ziyan olacağı unutulmamalıdır. Beriberi tedavisinde özellikle yaş beriberide parenteral yol seçilmeli, hatta ağır kalp yetersizliği varsa B1 vitamini damardan damla damla perfüze edilmelidir. Böyle durumlarda günlük doz 20 mg civarında olmalıdır. Wernicke sendromunda da parenteral yol tercih edilmeli ve dozlar daha da yüksek tutulmalıdır. Gerek beriberide gerekse Wernicke ansefalopatisinde ayrıca bir multivitamin preparatı da tedaviye eklenmelidir. Şüphesiz alkole bağlı beriberinin her çeşidinde B1 vitamini vermek kadar hatta ondan daha önemli olan alkolün kesilmesidir. Ameliyatlardan sonra veya mide_barsağın ağızdan beslenmeyi engelleyen hastalıklarında parenteral beslenme yaparken bu besin çözeltilerine hemen günde 2 mg kadar tiamin eklenmelidir, çünkü vücutta B1 depoları çok kısıtlıdır. Ayrıca böyle beslenmelerde genellikle ana kalori kaynağı glikozdur ve bu da tiamine olan gereksinimi artırır.

Başka nedenlerle ortaya çıkan nöropatilerde, periferik fasyal paralizide (Bell paralizi ), diskopatilerde B1 vitamini kullanmak anlamsızdır, savurganlıktır ve ayrıca B1 vitamini bağlı çeşitli allerjik reaksiyonların gelişebileceği ve bunlardan anaflaktik tipte olanların ciddi tehlikelere yol açabileceği unutulmamalıdır.

B1 Vitamini kategorisinden sayfalar