Folik Asid Eksikliği

TIPlopedi sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Hafif folik asit eksikliği toplumda oldukça yaygındır. Daha ağır eksiklik durumlarına ise anemide rastlanır. Folik asit ya da B12 vitamini eksikliği olanlar sonunda anemik hale gelirler. Anemi belirtileri uyuşukluk, yorgunluk, çaba harcandığında nefes darlığı, deride ve mukozada solgunluktur. Ağız kenarlarındaki çatlakların folik asit yetersizliğinden ileri geldiği bilinirse de bu, demir, B2 ya da B6 yetersizliğinden de olabilir. Folik asit eksikliğinde dil ağrılı ve kırmızıdır. Pürtükleri kaybolmuşcasına düzgündür. B12 ve demir yetersizliğinde de benzeri belirtiler görülebilir. Folik asit eksikliği çoğu kez dış belirtiler sonucunda değil, kan testleri sonunda, kişide anemi olduğu anlaşılınca ortaya çıkar. Hafif eksikliklerde kişide depresyon görülebilir. Daha ağır eksikliklerde ise sinirler hasara uğrar, periferik nevropati oluşabilir.

Eksikliği megalobastik kansızlığı da meydana getirir. Bu hastalığa tropikal bölgelerde çok rastlanır. Bu eksikliğin başlıca nedeni, protein-kalori eksikliğine dayanmaktadır. Normal beslenen insanlarda ancak sindirim bozukluğunda ve gebelikte görülebilir. Sara hastalığında kullanılan ilaçlar verilirken bu vitaminin de verilmesi gerekir. Bazı antibiyotikler bu vitamini yok etmektedir. Bira, şarap, rakı vs. gibi alkollü içecekleri içen kimselerde ve sigara kullananlarda da bu vitamin eksikliği oldukça sık görülmektedir. Keçi sütü de bu vitamin bakımından fakir olup, bu sütle beslenen çocuklara da folik asit takviyesi yapılmalıdır. Sara hastalarına folik asitin B12 vitamini ile birlikte gerektiği zaman verilmesi uygun olur. Suda eriyen bu B vitamini türü, kırmızı renkli kan hücrelerinin (alyuvar) üretimi, büyümesi ve yeniden oluşumu için gerekli olan RNA ve DNA gibi nükleik asitlerin meydana gelmesine yardımcı olur.

Folik asit özellikle büyüme sırasında ve stres halinde de gereklidir. Özellikle psikiyatrik hastalığı olanlarda folik asit eksikliği yaygındır. Depresyonlu hastalar, hatta şizofrenikler açık folik asit eksikliği gösterirler. Bu tür hastalara folik asit verilince depresyon geçtiği gibi, hastanın hastanede kalma süresi de kısaltılmış olur. Çoğu kez böyle hastalarda öbür B grubu vitaminlerin de eksikliği vardır. Onun için tüm psikiyatrik hastalara B kompleks verilmesi yönünde bir görüş vardır. Yaşlılar ve ussal (zekasal) gerileme gösterenler de B kompleksle takviye edilmelidirler.

Son yıllardaki en ilginç bulgulardan biri de, folik asidin spina bifida denilen hastalıktaki önleyici rolüdür. Spina bifida, ana karnındaki dölütün omurgasının iyi gelişememesi, bunun sonucu olarak da sinir sisteminin hasar görmesidir. Spina bifidalı çocuklar deforme doğar, ya doğmadan önce ya da hemen sonra ölür. Yaşayabilenler uzun süreli tıbbi tedaviye gereksinim gösterirler. Daha önce spina bifidalı ya da ağır bir sinir sistemi anormalliği bulunan çocuk doğurmuş her kadın, gebe kalmadan önce doktoruna danışmalıdır. Böyle kadınların beslenme durumu ve folik asit düzeyi gebelikten önce saptanmalıdır. Folik asidin hamilelik boyunca önemi omurilik ve/veya beyin sistemiyle ilgili özürlü çocuk doğurma (Spina bifida) riskini düşürmesinden kaynaklanır. Bu nedenle A.B.D Halk Sağlığı Servisi (The U.S Public Health Service) hamilelik boyunca bir kadının günde 400-800 mcg folik asit almasını önermektedir. Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yapısının oluşmasında önemli rol oynayan folik asit, gebeliğin erken dönemlerinde, bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişimi için gerekli bir maddedir. Embriyo, gebeliğin ikinci ve on ikinci haftaları arasında yeterli folik asit alamazsa özellikle beyin ve omurilik ile ilgili anormallikler olmak üzere doğumsal gelişim bozuklukları görülme riski artabilir. Ayrıca kan yapıcı organların etkilenmesine bağlı olarak annede kansızlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Folik Asid kategorisinden sayfalar