B2 Vitamini (Riboflavin): Revizyonlar arasındaki fark
tiplopedi>Drhasan Değişiklik özeti yok |
k (1 revizyon içe aktarıldı) |
(Fark yok)
|
21.08, 13 Eylül 2018 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Tarihçesi[düzenle | kaynağı değiştir]
Doğal vitamin kaynaklarının ısıya pek dayanıklı olmayan ve suda çözünen vitamin faktörünün tiamin olduğu anlaşılınca, bu kaynaklarda varolduğu, sıçanlarda ve diğer hayvanlarda büyüme ve gelişme için gerekli olduğu gözlemlenen, yine suda çözünen fakat ısıya dirençli diğer faktörün ne olduğu konusunda geniş araştırmalar başlatılmıştır. Isıya dayanıklı bu faktöre, henüz yapısı aydınlatılmadan B2 vitamini denmiştir. 1933'te bir Alman araştırma grubu, Kuhn ve arkadaşları, sütten B2 vitaminini elde ettiklerini ve bunun riboflavin olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu araştırma grubu gerçekten de riboflavini keşfetmiş oluyordu. Ancak suda çözünen ve ısıya dayanıklı bütün vitamin aktivitesinin riboflavin tarafından karşılanamadığı ve 'B grubu' vitaminler içinde piridoksin, nikotinamid, pantotenik asit gibi başka maddelerin de bulunduğu daha sonra anlaşılmıştır. Ama şüphesiz riboflavinin vitamin olarak önemi azalmamış, aksine artmıştır. Molekül yapısı bir şeker olan 'ribose'a benzediği için 'ribo' ekini, kristalize halde sarı renkte olduğu için 'flavin' ( flavus = sarı ) ekini almıştır. Riboflavini keşfeden Heldelbergli Kuhn iki yıl sonra da riboflavini sentezlemeyi başarmıştır.
Kimyasal Yapısı[düzenle | kaynağı değiştir]
Riboflavin sarı-yeşil renkte ve fluoresans veren bir maddedir. Suda çözünür, yağda çözünmez. Nükleotidlerle birleşerek organizmada oksidasyon-redüksiyon zincirlerinin enzim sistemlerine koenzim olarak katılır ve bu enzim sistemlerinin işlerliğe kavuşmasını sağlar. Asit çözeltilerde kaynatılmaya karşı oldukça dayanıklıdır. Alkali ortamda kaynama ile bozulabilir. Ayrıca ışığa uzun süre maruz kalmakla bozulabilir. Normal pişirme ile besinlerdeki riboflavin miktarı pek zarar görmez. Ancak yiyecekler bol su ile pişirilip sonra o su atılırsa B2 vitamini suya geçerek kaybolur. Süt renksiz şişelerde ışığa maruz bırakılırsa içindeki B2 vitamini miktarı azalır.
Riboflavin dimetil-ribitil-izoalloksazindir. İzoalloksazin bir piteril bakiyesi ile bir fenil halkasından yapılmış 3 halkalı bir sistemdir (Şekil 3= Ribitil grubunun birinci karbonu izoalloksazinde 9 pozisyonundadır. Riboflavindeki D-ribitil şekerlerin D serisindendir. Riboflavin şayet alkalik ortamda ültraviyole ışınlarına maruz kalırsa bunun sarı renkli türevi olan lumiflavine dönüşür. Aynı şekilde yine riboflavin asidik ortamda irradiasyona uğrarsa mavi floresans veren lümikrom meydana gelir.
Fizyolojik Rolü[düzenle | kaynağı değiştir]
Riboflavine fosforik asid ve adenilik asid bağlanmak suretiyle mono ve dinükleotid şeklinde oksido-redüksiyon yapan sarı fermentler yani flavin koenzimleri meydana gelir. Bunlar dokularda hücre solunumu için elektron transport zincirine dahildir (Warburg’un sarı solunum enzimi). Bu enzimler organik maddeler ile kendi aralarında hidrojen naklinde bir köprü vazifesini görürler. Vücutta bulunan L- ve D- amino asid oksidaz, ksantin oksidaz, sitokrom c redüktaz bazı hidroksilazlar ve Warburg’un sarı solunum enzimi riboflavin ihtiva eder. Riboflavin ihtiva eden enzimlere flavoproteinler denir. 2 türlü koenzim bilinmektedir. Birisi riboflavin fosfat veya flavin mononükleotid (FMN) , diğeri de flavin adenin dinükleotid (FAD) dir. Bu iki enzimin kimyasal yapısı aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Riboflavin fosfat veya flavin mononükleotid bir fosfat grubunu, flavin adenin dinükleotid ise 2 fosfat grubunu ihtiva eder. Bunlardan başka flavin adenin dinükleotidde adenin ve riboz da vardır.
Besinsel Kaynakları[düzenle | kaynağı değiştir]
Karaciğer, süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda B2 vitamini bulunur. B1 vitamini tersine hububatta azdır. Bağırsakta bakteriler tarafından yapılıp yapılmadığı tartışılmaktadır. Bağırsaktan kolay emilir.
- Karaciğer, böbrek
- buğday unu, patates, et, süt,
- yumurta, peynir, kepek,
- yeşil sebzeler, havuç,
- fındık, yer fıstığı, mercimek