Plexus brachialis gerek kompleks anatomik yapısı,gerekse komşu olduğu anatomik yapılarla sıkı ilişkisi nedeniyle birçok klinik semptoma neden olmaktadır.
Trafik kazaları, düşmeler ve iş kazalarında baş ve omuzun kuvvetle birbirinden ayrılması sonucu brachial plexus köklerinde lezyonlar meydana gelebilir. Gerekli tedavi kısa sürede uygulanmazsa kalıcı sakatlık ve iş gücü kaybına neden olur. Plexus brachialis lezyonlarının en sık nedenlerinden birisi de Ateş silah ve delici-kesici aletlerle yaralanmadır. Bu yaralanmalarda tedavi çok zordur. Cerrahi tedavi yapılan vakalarda bile iyileşme çok azdır.
Plexus brachialis lezyonları primer veya sekonder olabilir. Aksiller fibrozis, Hodgkin hastalığı, lenfoma, akciğer hastalıkları sonucu etkilenebilir. Akciğer,meme, tiroid, baş ve boyun tümörü metastazı olabilir. Boyun ve göğüs ön duvar radyoterapisi sonucu hasarlanabilir. Plexus brachialis’in nöromusküler hamartomu nadir görülen benign tümördür.
Plexus brachialis lezyonlarının tedavisinde lezyonun lokalizasyonu çok önemlidir. Bu amaçla lezyonlar supraklaviküler ve infraklaviküler olarak ikiye ayrılır. Ayrıca yaklaşım bölgesine göre de sinir kökü, trunkus, fasikulus ve terminal dalların yaralanması olarak dört gruba ayrılır. Otomobil ve motorsiklet kazaları sonucu genellikle infraklaviküler tip yaralanma gözlenir. Kaza sırasında anteromedial omuz çıkığı, omuzun arkaya ve aşağıya hareketine bağlı plexus gerilmesi meydana gelebilir. Plexus brachialis komşuluğu nedeniyle a.subclavia rüptüre olabilir. Kalp ameliyatlarında uygulanan median sternotomi ve gereksiz sternal retraksiyon uygulanmasını takiben plexus brachialis lezyonları görülebilir.
Thoracic outlet sendromu’nda plexus brachialis etkilenebilir. Bu sendromda servikal bölgede bulunan sinir ve damarlara bası olur. Servikal kosta(scalenus send.), hiperabduksiyon sendromu ve kostaklavikuler sendrom olmak üzere üç tipi vardır. Boyun ve kol ağrısı, duyusal ve motor kusurlar, uyuşma ile seyreder.
Yeni doğumda plexus brachialis felciilk defa Smellie (1764) tarafından
tanımlanmıştır. Duchenne (1872) plexus brachialis felçli yeni doğanın bulgularını kendi adı ile anılan alt plexus lezyonunu tanımlamıştır .
Plexus brachialis’in üst bölümündeki (C5, C6, truncus superior) zedelenmeler Erb paralizisi olarak tanımlanır . Kökler % 25 etkilenir ve omuz ile dirsek arasındaki kasları ilgilendirir. Bu çeşit felçte ön kolun pronasyonu, kolda iç rotasyon, dirsekte tam
ekstensiyon ve omuzda adduksiyon bulunur. Erb-Duchenne (C5-C6-C7) tipi felçte ise, omuz adduksiyonu, ön kol pronasyonu, iç rotasyonu ve dirsekte hafif fleksiyon bulunur.
Pleksus alt bölümündeki (C8-T1, truncus inferior) zedelenmeler klumple paralizisi olarak adlandırılır. Ön kol ve el kaslarını ilgilendirir. Elde ve el bileğinde paralizi vardır.
Horner sendromu (miyozis, pitozis,anhidrozis) eşlik eder. Plexus brachialis tümü ilk zarar gördüğünde o taraf kol hiç hareket edemez vegenellikle duyu kaybı mevcuttur.
Riskli doğumların ultrasonografi ile tespiti ve doğumda sezeryan kullanımının artması plexus brachialis paralizisi sıklığını azaltmıştır. Halen 1000 canlı doğumda % 0.4-2.5 arasında felç görülmektedir.
Genel olarak plexus brachialis lezyonlarının prognozu kötüdür.
Bu lezyonlarda tedaviden önce lezyonun yeri kesin olarak bilinmelidir. Bunun için birçok teşhis
yollarına başvurulur.
Plexus brachialis akut lezyonlarında acil ve erken, plexus brachialis anomalilerinde düzeltici cerrahi tedavi önerilmektedir. Plexus brachialis tedavisine yönelik ilk cerahi girişim Kennedy (1903) tarafından yapılmıştır. Taylor (1920), Wyeth ve Sharpe (1917) yeni doğan plexus brachialis felcini cerrahi müdahale
ile düzeltmişlerdir.
1947 yılında Seddon sinir grefti tekniğini ortaya koymuştur. Plexus brachialis lezyonlarının tedavisinde mikrocerrahinin kullanımı 1970’lerin başlarında olmuştur.
Günümüzde plexus brachialis’in truncus superior lezyonları cerrahi yöntemlerle tedavi edilmektedir. Cerrahi düzeltme yapılırken vasküler ve kemik yapılar kontrol edilmelidir. Üst ekstremitenin tümüyle felciyle birlikte olan plexus brachialis’in birden fazla kök yaralanmalarında n. acceserius, nn. intercostales, plexus cervicalis’in motor dalları, plexus brachialis’in kollateral motor dalları, n. phrenicus
nörotizasyon’da (sinirtransferi) kullanılmaktadır.
Üst ekstremiteye uygulanacak özel cerrahi girişimlerde regional anestezinin genel anesteziden avantajlı olduğu ve iyi analjezi sağladığı belirtilmektedir.
Bu bölge anatomisinin iyi bilinmesi regional anestezinin güvenilir ve efektif olmasını sağlar.