Anestezi derinliğinin ölçülmesi

TIPlopedi sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Anestezi Derinliğinin Ölçülmesi[düzenle | kaynağı değiştir]

1. Klinik bulgular[düzenle | kaynağı değiştir]

Nöromüsküler ajanların bulunması kas gevşemesini sağlayacak kadar fazla anestezik ajan verilmesini engellemiş ve Guedel klasifikasyonunda kullanılan birçok belirtinin ortadan kalkmasını sağlamıştır. Bunlara ek olarak günümüzde kullanılan ilaçlar analjezi, amnezi, bilinçsizlik, kas gevşemesi cerrahi uyaranlara karşı somatik, kardiyovasküler, hormonal cevabın baskılanması gibi oldukça geniş bir yelpazede etkilere sahiptir.

İzole ön kol tekniğini anlattığı yayınında Russell kan basıncı, kalp hızı, terleme ve göz yaşarmasından oluşan PRST skorlamasının (1987 yılında Evans tarafından tanımlanmıştır)bilinçli farkındalıkla çok zayıf bir korelasyonu olduğunu bildirmiştir.

Moerman deneyimli anestezistler tarafından bile farkındalık epizodları yaşayan hastaların farkındalık yaşamayan hastalardan ayrılmasının çok zor olduğunu bildirmiştir.

Schwender genel anestezi ile beraber epidural anestezi yapılan hastalarda uyanıklığın kardiyovasküler belirtileri ile motor bulguları arasında herhangi bir bağlantı bulamamıştır. Bu hastalarda yüzeyel anesteziye bağlı sempatik cevapların epidural anestezi tarafından engellendiğini gözönünde tutmak gerekir. Ayrıca otonomik fonksiyon değişikliklerinin anestezi derinliği ile bağlantılı olmadığı açıktır ve otonomik fonksiyon değişiklikleri anestezi sırasındaki kognitif fonksiyonları göstermekte başarılı değildir.

2. Klinik tecrübe[düzenle | kaynağı değiştir]

En sık kullanılan yöntemdir. Anestezik ilaçların farmakokinetik ve farmakodinamik etkilerinin tecrübelere dayalı olarak farkındalığı baskılayıp baskılamayacağını tahmine dayanır. İnhalasyon anesteziklerinin dozları MAC bilgisi ile ayarlanır. MAC değerleri genel topluma uygulanabilse de kişisel farklılıklar nedeni ile verilen anestezinin derinliği garanti edilemez. Ayrıca SSS’ne ulaşan intravenöz ajan konsantrasyonu da farmakokinetik kişisel farklılıklardan etkilenmektedir.

Dolayısı ile klinik tecrübe farkındalığının engellenmesinde, anestezi derinliğinin ayarlanmasında pek güvenilir bir yöntem değildir.

3. Alt özefagial kontraktibilite[düzenle | kaynağı değiştir]

Uyanık durumda otonom sinir sistemi etkisi ile özefagusta spontan kontraksiyonlar olur ve artan stres ile bu kontraksiyonlar artar. Kontraksiyonlar özefagusa yerleştirilen bir balonla ölçülebilir. Balonun proksimaline yerleştirilen kaf ile konraksiyonlar uyarılır. Artan anestezi derinliği ile spontan veya uyarılmış alt özofagial kontraksiyonların frekansı ve amplitüdleri azalır(123,124). Maalesef bu kontraksiyonların frekans ve amplitüdleri de kişisel değişkenlik göstermektedir ve bu durum otonomik aktivitenin klinik bulgularına benzer şekilde anestezi derinliğini tahmin etmede çok başarılı değildir.

4. Frontalis elektromiyogramı[düzenle | kaynağı değiştir]

Frontal kas fasial sinirin visseral efferent lifleri tarafından innerve olur. Ve diğer kaslara göre kas gevşerticilere daha az duyarlıdır. Frontalis EMG’ı artan anestezi derinliği ile azalır ve uyanmaya yakın artar. Ancak yine aynı şekilde kişisel değişkenlikler bilinçli farkındalık eşik değerini belirlemede zorluklar ortaya çıkarmaktadır.

5. Respiratuar sinüs aritmileri (RSA)[düzenle | kaynağı değiştir]

RSA solunum sırasında beyin sapı tarafından ayarlanan ve vagal tonusun göstergesi olan kalp hızındaki değişmelerdir. Propofol sedasyonu, propofol anestezisi ve isofluran anestezisi ile RSA’nın azaldığı görülmüştür. Bu yüzden anestezi derinliğinin ayarlanmasında önemli bulunmuştur.

RSA beyin sapındaki anestezik ajanların etkisini gösterir. Oysa farkındalık ve hatırlama gibi istenmeyen durumlar beyinde daha üst merkezlerin kontrolünde bulunmaktadır. Dolayısıyla RSA’ daki değişmelerin kognitif fonksiyonlarla bağlantısı kesin değildir.

6. Elektroensefalogram[düzenle | kaynağı değiştir]

EEG’ın kullanıldığı yöntemler:

  • Ham EEG
  • İşlenmiş EEG
  • Bispektral indeks
  • Geçici oditor uyarılmış potansiyeller
  • Kararlı oditor uyarılmış potansiyeller olarak sayılabilir.

Ham EEG verileri anestezi derinliği monitorizasyonunda kullanışlı değildir. Anestezi derinliği monitarizasyonunda EEG’ın değişik komponentlerinin analizi kullanılır. Ancak EEG’ı etkileyen hipotansiyon, hiperkarbi ve hipoksi gibi durumlar ve değişik anestezik ajanların EEG’a olan etkileri yorumlamayı güçleştirmektedir.


Bispektral indeks EEG bulgularını sayısal olarak bildiren bir yöntemdir. Değişik frekanstaki dalga bileşenlerinin spektral analizle birleştirilmesinden oluşur. 2000 hastanın uyku ile uyanıklılık arasında değişkenlik gösteren EEG değerlerinin veri tabanı olarak kullanılmasıyla ölçümün yapıldığı hastada uyanıklık derecesi 0 ile 100 arasında olacak şekilde ölçülür.

Alına yerleştirilen EEG elektrotları ile ölçüm yapılır. BIS inhalasyon veya İV anestezik ajanların doz yanıt ilişkilerini ortaya çıkarır ve bu ilişkiler bilinçlilik dercesinin ölçülmesinde kullanılır.

Anestezi derinliğini değiştiren opioidler BIS değerlerini etkilemez. BIS uyanma sırasında tedrici olarak yükseldiği için bilinçsizlikten bilinçli hale geçiş noktasını tam olarak gösteremeyebilir. Şu anda mevcut olup en sık kullanılan anestezi derinliği ölçüm yöntemi BIS’tir.

BIS değeri Yorum
100 - 85 Uyanık, farkında, hafıza ve bilinçli hatırlama tam
85 - 60 Artmış sedasyon ve hafızanın bozulduğu durumlar. Uyarı ile hasta uyandırılabilir.
60 - 40 Cerrahi anestezi. Ameliyat sonrası hatırlama olasılığı düşük, işitsel süreç ve refleks hareketler mevcut.
40 - 0 Kortikal nöron baskılanması artmıştır.
0 değeri Tam kortikal elektriksel sessizlik anlamına gelir.


Anesteziyoloji ve Reanimasyon kategorisinden sayfalar